Uyuşturucu bağımlısı oğlunu öldürdü, kalp krizinden hayatını kaybetti
Göktürk Ailesi’nin büyük hayali, uyuşturucuyla ocak söndüren kâbusa dönüştü.
Gazete Habertürk’ten Zülfikar Ali Aydın’ın haberine göre, emekli polis Burhan ve eşi Aygül’ün en büyük hayali, çocukları Göktan’ı yurtdışında okutmaktı. Hayalleri Avusturya’ya gönderdikleri çocuklarının uyuşturucu bağımlısı olarak dönmesiyle kâbusa dönüştü.
“Kıpır kıpırdı. Sürekli dans ediyordu. Zehir gibi bir çocuktu Göktan…” Tanıyanlar böyle anlatıyor. Anne ve babasının üzerine titrediği bir çocuktu. 4 Şubat 1990’da doğdu. Onun doğduğu günlerde, Türkiye’de gazetelerden biriktirilen 7 kuponla bakkaldan margarin alınıyordu.
Türkiye, Göktan doğduğu gün, halen faili meçhul olan, bir cinayete kurban giden ünlü profesör Muammer Aksoy’u uğurluyordu. Göktan, polis memuru Burhan ve Maliye memuru Aygül Göktürk’ün ilk çocuğuydu. Bir de kız kardeşi vardı. Kendi ifadeleri ile çocuklarını gece gündüz demeden çalışarak büyütmüşlerdi. Polis baba Burhan, uzun nöbetlerle çalışıyordu. Pasaport Şube Müdürlüğü’nde görev yapmaya başladıktan sonra rahatlamıştı. Göktan İstanbul Bayrampaşa’da büyüdü. Liseyi şimdilerde yıkılmış olan isyanlarıyla ünlü Bayrampaşa Cezaevi’ne komşu Tuna Lisesi’nde okudu.
BAYRAMPAŞA’DAN AVUSTURYA’YA
O sıralarda kavgalarıyla ünlenen liseli Göktan’ın anne ve babasının en büyük hayali, çocuklarını iyi bir eğitim için yurtdışına göndermekti. Artık emekli bir polis olan baba, eşiyle birlikte memur maaşlarından artırdıkları parayla Göktan’a Avusturya’da ekonomi okutmaya karar verdi. Göktan, 2009 sonunda başkent Viyana’ya gitti. Başta Avusturya’yı çok sevmişti. Bazen Türkiye’ye geliyordu. Ancak okulunu bir türlü bitiremiyordu. “Okulu bitiremiyorum” diyerek 2013’te Türkiye’ye dönmeye karar verdiğinde, yani Viyana’dan son dönüşünde, annesi oğlu Göktan’ın gözünün altındaki morluklardan şüphelenmeye başlamıştı. “Neden?” diye sordukça Göktan’dan ters yanıtlar almaya başladı. Göktan, döndükten sonra Alman dili edebiyatı bölümüne kayıt yaptırıp okula gitmeye başladı. Bir gece arkadaşlarıyla gittiği bar çıkışı uyuşturucu kullanırken yakalanmıştı. Bunu ailesinden gizlemek için polise başka bir adres verdi. Göktan, denetimli serbestlik kararıyla serbest kaldı. Bu kararla polis babasına yakayı kaptırmamıştı.
‘ZEHİR GİBİ ÇOCUK’TAN SALDIRGAN GÖKTAN’A
Davranışları günden güne bozulan, ailesine saldırgan davranışlar sergileyen parlak çocuk Göktan gitmiş, yerine artık gece yarıları eve gelen ya da hiç gelmeyen bir Göktan gelmişti. “Eve neden geç geliyorsun?”, “Gece neredeydin?” diye soran babasına da sinkaflı küfürler edip yumruklu kavgaya giren uyuşturucu bağımlısı bir çocuktu artık. “Ne içtin?” sorusuna “Ne içmedim ki?… Esrar, kokain…” deyip sentetik uyuşturucu isimleri saymaya başlıyordu. Göktürk Ailesi, artık gece uyurken yattıkları odaların kapısını kilitliyordu. Çünkü Göktan, aldığı uyuşturucunun etkisiyle sabaha karşı kalkıp “Beni polise siz ihbar ettiniz? Beni hapse mi attıracaksınız?” diye bağırarak annesine, babasına, kardeşine saldırıyordu. Sürekli para istediği annesini, “Seni çalıştığın işyerinde herkesin önünde rezil edeceğim” diye tehdit ediyordu. Kavgalı gecelerin sabahında Göktürk çifti, çocuklarını psikolojik tedaviye ikna ediyor ancak sonra vazgeçtiği için götüremiyordu. Sonunda ikna olan Göktan, psikolojik tedavi gördü ancak sonuç alınamadı.
KARA GÜN
19 Mart 2014 günü anne Aygül, sabah erkenden mesai için görevinin başına gitti. Baba Burhan, henüz yatağındaydı. Kız kardeşi ise üniversite eğitimi için Eskişehir’deydi. Göktan, odasından çıkıp babasının odasına girdi. Sinkaflı küfürlerle “Defol git, kız arkadaşım gelecek” diye bağırmasıyla, baba-oğul kavga etmeye başladı. Emekli polis babanın ifadesine göre, önce oğluna yalvardı. Ancak dinletemedi. İtiş-kakış koridora taşındı. Göktan, burada aynanın önündeki şamdanı alıp babasına önce vurmak için savurdu, ıskalayınca da fırlattı. Sonra eline geçirdiği metal askısıyla babasına saldırmaya devam etti. Tekme ve yumruklarla süren kavgada yere yatırdığı babasının elini ve kolunu ısıran Göktan, “Silahın nerede?” diye bağırdı. Az sonra oğlunun katil zanlısı olacak ve bu yüzden polislere ifade verecek olan baba Burhan Göktürk, tutanaklara göre oğlunu nasıl vurduğunu şöyle anlatacaktı: “Bana silahımın nerede olduğunu sordu. Aklımda silah yoktu. ‘Bayrampaşa’ya çıkacağım, seni herkese rezil edeceğim. Parayla kendini kullandırdığını söyleyeceğim’ diyerek hakaret ediyordu. Mutfağa gidip büyük bir bıçak aldı. ‘Seni öldüreceğim’ diye üzerime yürüdü. Hamle yaptı. Ben de bunun üzerine yatak odasına gittim. Silahımı yatak başlığının arkasından, sakladığım yerden aldım. O sırada tekrar üzerime doğru gelince, ben de gayri ihtiyari mukabele ettim. O esnada silah patladı. Vurulduğunu anlayınca şoka girdim. İlk yardım yapmaya çalıştım. Komşuma koştum. ‘Oğlumu vurdum galiba’ dedim. Bana ‘İyi halt ettin’ dedi.”
Adli Tıp Kurumu Morgu’na kaldırılan Göktan Göktürk’ün cenazesinde yapılan otopsi sonucunda kanında çıkanlar, babasına neden saldırdığını da açıklıyordu. Yüksek miktarda Extacy ile esrar etkisinde olduğunu gösteren bulgular mevcuttu.
30 AY HAPİSTEN SONRA KALBİ DAYANMADI
Savcı, baba Burhan Göktürk’e “yakın akrabayı kasten öldürmek” suçundan hemen tutuklama istedi. Mahkeme, 20 Mart 2014’te tutuklama kararı verdi. Acılı baba, 2.5 yıl yani 30 ay tutuklu kaldı. Bu süre içinde 2 kez duruşmaya çıktı. Oğlunu öldüren eski bir polis ve şüpheli bir sanık olarak, mahkeme heyetine yaşadığı acı ve kederi anlattı:
“Çok üzüldüm. Gecemi gündüzüme katıp büyüttüğüm oğlumu kaybettim. Ailemi de kaybetmek üzereyim. Elimdeki silah istemeyerek ateş aldı. O sırada oğlumun elinde bıçak vardı. Öldürme kastıyla hareket etmedim. Kendisini tedaviye götürmek için aylarca uğraştım. Benim oğluma karşı nasıl bir kastım olabilir ki?” İlk duruşmada bu sözleri duyan savcı, emekli polis babanın tahliyesini istedi. İkinci duruşmada baba Burhan Öztürk tahliye edildi. Polis baba Burhan Göktürk tahliye oldu ama yaşadıklarına kalbi dayanmadı. Tahliyesinden kısa süre sonra kalp krizi geçirip hayatını kaybetti.
OKUYUCUYA NOT:
Ailenin kalan üyelerinin zarar görmemesi için haberdeki isimler değiştirilmiştir.