Penceredeki ‘hayalet’in gizemi
Olay yeri Bakırköy. Tarih 2015, aylardan Mart. Penceredeki, sevimli hayalet Casper’a benzeyen görüntü, yaramaz bir çocuğun buğuyla cama yaptığı bir çizim değil. Penceredeki sıradan bir leke hiç değil! Fotoğraf ise, pencerede defalarca bu görüntüye maruz kaldığından başka bir eve taşınmaya karar veren kiracının objektifinden…
300 bin yıllık tarihi olan İstanbul’dan birçok medeniyet gelip geçti. Bu eski ve gizemli şehir, sayısız tuhaf hikayeleri de koynunda besleyip büyütür.
Geceleri kimi mahallelerinde tarihi köşklerden garip sesler duyulduğu kulaktan kulağa yayılan, kimi evlerin senede bir kez kaybolduğuna inanılan şehir efsaneleri, İstanbul’un mezesidir.
Bakırköylüler bilir, Sakızağacı Mahallesi semtin en eskilerindendir. Kentsel dönüşümün yavaş yavaş uğradığı mahalledeki evlerin tarihi epey eskiye dayanır. İşte genç bir kadın da, bu evlerden birinde üç yıldır kiracı olarak oturuyordu.
Fotoğrafın hikayesini sorduğumuzda şunları anlattı: “Sahildeki evlerin arka balkonları birbirine bitişik mesafededir. Öyle ki yan komşu sigarasını çıkarsa, çakmağı uzatabilirsiniz. Hava almak için arka balkona çıktığım bir gece yarısı, karşı komşumun camındaki beyazlık gözüme çarptı. Arka balkonumun ışığı yanmadığından ne olduğunu tam anlayamadım. Sonra cep telefonumun ışığını çıkarıp, cama doğru tuttum. Gözlerime inanamadım. Sanki o beyazlığın içinde biri bana doğru bakıp, gülümsüyor! Sonra telefonun flaşını kullanarak fotoğrafını çektim. Çıplak gözle bakarken hayal gibi gelen beyazlık, fotoğrafta apaçık çıkmıştı. Hemen balkonun kapısını kapatıp, içeri girdim. Evin bütün ışıklarını da yakıp, geceyi öyle geçirdim. Gündüz olduğunda pencerenin açık olduğunu fark ettim. Pencere açıktı ama camdaki buğu ilginç şekilde hala duruyordu. Leke desem leke değil çünkü komşum diğer camları pırıl pırıl yapmıştı. Sonraki gecelerde çıkıp, karşı cama tekrar tekrar baktım. ‘Hayalet’ bana gülümsemeye devam ediyordu. Balkona ne zaman çıksam, beni izlediğini hissettiğim bir ‘hayalet’in olduğu düşüncesi gitgide canımı sıkmaya başladı ve üç yılın sonunda o evden taşındım”
Eski bir inanışa göre, insanların ruhları yaşadıkları evlerin üzerine siner.
Sahi aşk, acı, nefret, korku ya da umut gibi duygularla yaşanan ortamlarda ruhlardan izler kalmaması mümkün mü?
Bir rivayete göre bazı evlerle kişilerin ruhları uyum sağlayamaz ve o yüzden evde huzur olmazmış. Kim bilir, belki de bu evde mutlu insanlar yaşamıştır.
Kaynak: Hürriyet