İbretlik bir hikaye; “Babam, annemin başı ağrıdığında benle yatıyor”
Havadis Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Hüseyin Ekmekçi bugünkü köşe yazısında babası tarafından cinsel tacize uğrayan küçük bir kızın başından geçenleri yazdı. Ekmekçi, Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanlığı Uzmanlarını da eleştirdi.
İşte o yazı:
Yaklaşık iki yıl önce…
Güzelyurt’ta bir ortaokulun en popüler kızlarından biri…
Canlı…
Coşkulu…
Sportif aktivitelerde hep en önde…
Derken…
Kız içine kapanıyor…
Zaman zaman okula gelmiyor…
Teneffüslerde içine kapanıyor…
Konuşmuyor…
Bu, Şehit Turgut Ortaokulu rehber öğretmenlerinin dikkatini çekiyor.
Çocuğu izlemeye alıyorlar…
Konuşmaya çalışıyorlar…
Neden içe kapandığını öğrenmek istiyorlar…
Çocuk, ağlıyor, anlatmıyor…
Rehber öğretmenler pes etmiyor.
Üzerine gidiyorlar…
Ve kız çocuğu konuşuyor:
“Babam, annemin başı ağrıdığında benle yatıyor…”
Daha çok ayrıntılar var da… ben kısa kesiyorum…
Hemen devlete başvuruluyor…
Rehber öğretmenler, polisi arıyor.
Polis de sosyal hizmetler uzmanlarını devreye sokuyor.
Kız konuşacak.
Polis o zaman devreye girecek…
Yasal işlemler başlatılacak.
Unutmayın tarihi…
Yaklaşık 2 yıl önce…
Böyle konuşma mı olur?
Sosyal hizmetler uzmanı, kızın Güzelyurt’a yakın köydeki evine gidiyor.
Diyor ki 13 yaşındaki kız çocuğuna:
“Eğer babanın seni taciz ettiğini, senle ilişkiye girdiğini söylersen, ne olacağını da bil. Babanı polis alacak. Küçük kardeşlerin SOS’e verilecek. Seni de sosyal hizmetler yurduna vereceğiz. Annen de yalnız kalacak…”
Bu tabloda, minik kız çocuğunun sağlıklı bir izah yapması bekleniyor…
Haliyle düşünüyor:
“Babamı polis alacak… Kardeşlerimi de yurda yatıracaklar. Annem yalnız kalacak. Ben de hiçbirini göremeyeceğim…”
Rehber öğretmenlerine söylediğini, sosyal hizmetler dairesi yetkililerine, polise söylemiyor.
Belki bu yanlış yaklaşım nedeniyle…
Belki de korkusundan…
O kız çocuğu, o “hayvan babayla” aynı evde yaşamaya devam ediyor…
Rehber öğretmen peşini bırakmıyor
Keşke, izni olsa da, isimlerini de açık yazsam.
Küçük kız, “Şehit Turgut Ortaokulu’ndan mezun” oluyor.
Anne de baba da işçi…
Liseye gönderilmiyor.
Eve hapsediliyor.
Küçük kardeşleri okula, annesi işe gidince, babayla evde yalnız kalıyor.
Ve kim bilir neler yaşıyor…
Ta ki, yaklaşık bir ay önce, “canına tak edinceye” kadar.
Çünkü, mezun olduğu ortaokuldaki öğretmenler, işin peşini bırakmıyor…
Ağlayarak anlatıyor…
Öğretmenler, bir şekilde kız çocuğuna yeniden ulaşıyor.
“Nasılsın, ne yapıyorsun?” diye sorguluyor.
Önceleri susan küçük kız, öğretmenlerin üstelemeleri karşısında acı gerçeği açıklıyor:
“Babam, krem de kullanarak bana zorla…”
Öğretmenler bu bilgiyi hemen Okul Müdürü Cengiz Uzun ile paylaşıyor.
Öğretmenlerle müdür ortak karar veriyor.
Hemen polis aranıyor…
Polis devreye giriyor…
Bu kez sosyal hizmetler personeli aynı hatayı yapmıyor…
Baba tutuklanıyor…
Kız çocuğuna ise psikolog temin ediliyor.
Yurda alınıyor ve şimdi liseye hazırlanıyor.
Anne doğru bilgilendiriliyor, ne yapması gerektiği söyleniyor.
Babanın da “tutuklu yargılanarak, cezasını çekmesinin ardından sınır dışı edilmesi için” gerekli yasal işlemler başlatılıyor…
Ya kaybettiği o koca yıl?
Küçük kız, ““Eğer babanın seni taciz ettiğini, senle ilişkiye girdiğini söylersen, ne olacağını da bil. Babanı polis alacak. Küçük kardeşlerin SOS’e verilecek. Seni de sosyal hizmetler yurduna vereceğiz. Annen de yalnız kalacak…” şeklinde değil de…
Olaya öğretmenlerinin yaklaştığı gibi yaklaşılsaydı…
Arada yaşadığı o berbat geceleri yaşamayacaktı.
İyi ki, sorumlu rehber öğretmenler elini taşın altına koydu…
İyi ki “bana ne?” demediler…
Bu “ibretlik” hikaye de hepimize ders olsun…
Eğer, rehber öğretmenler üzerine gitmeseydi, “bize ne mezun oldu ne hali varsa görsün” deseydi…
Yeni bir yaşama hazırlanan kızımız, belki halen daha o köhne, karanlık odalarda esir gibi yaşamaya devam edecekti.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, uzmanlarına bu ibretlik hikayenin, zamanında müdahale etmemenin nelere mal olduğunu anlatmalı.
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ