‘Garip’ filminin Fatoş’u büyüdü, kendi işinin patronu oldu
Oturup ‘Yeşilçam’ın en duygusal filmi hangisidir?’ diye şöyle bir düşünsek, başrollerini Kemal Sunal ve Ece Alton’un paylaştığı ‘Garip’in ilk üçte yer alacağı kesin.
Yaşına rağmen yaptığı oyunculukla dönemin en iyi çocuk oyuncularından biri olmayı başaran Fatoş yani Ece Alton, kamera ile tanıştığında henüz 6 yaşındaydı.
Performansı ile milyonları ağlattı.
Bir de o son sözleri var insanın boğazını düğümleyen: Bizi kavuşturmazlar baba, seni öbür dünyada cennette bekleyeceğim…
Filmin üzerinden yıllar geçti. Ece Alton bir çok reklam filminde oynadı. Sonrasında ise setlerden tamamen uzaklaşarak kendine yeni bir dünya
kurdu.
30’lu yaşlarının başında olan Ece Alton ile oyunculuğu, eğitimini ve şimdiki hayatını konuştuk.
EVE GELEN MİSAFİR HAYATINI DEĞİŞTİRDİ
Ece Alton, deyimi yerindeyse oyuncu olmak için doğmuş. Öyle ki her sabah ev halkının karşısına sürpriz bir karakterle çıkıyormuş.
“Ebeveynlerimin anlattığına göre güne başka bir rolle başlayıp kahvaltı masasına o role uygun giyinerek otururmuşum. Bir yerlere gittiğimizde
vaktimin tamamını etrafımdakilerle sohbet ederek geçirirmişim…”
Alton’un hayatını evlerine gelen bir misafir değiştirmiş desek yanlış olmaz.
“İlkokula başlamak üzereyken evimize annemin bir öğrencisi misafirliğe gelmiş. Benim halimi görünce de ‘Evde yorucu oluyodur. Acaba siz bunu bir
film setine denemelere mi götürseniz? Varsa içinde kalmasın’ demiş.”
KEŞKE MİKROFONU MEMDUH ÜN’E UZATABİLSEK…
Ece Alton’un set macerası böylece başlamış. Önce reklam filmlerinde rol almış, sonrasında ‘Garip’ filmi gelmiş.
“Reklam filmlerinin çekimleri devam ederken, o dönem çalıştığımız ajans film projesini önümüze getirdi. Keşke mikrofonu Fatma Girik ve Memduh Ün’e uzatma şansımız olsaydı… Seçmeleri az çok anımsıyorum. ‘Onuncu kattan atlanacak, cam kırılacak’ diye anlatıyordu rahmetli Memduh Ün. Bütün çocuklar sinmiş. Annesine sarılıp ağlayanlar bile vardı. Bir de ben vardım ‘100. kattan da atlarım o ne ki?’ diye öne fırlayan. Atlamayanlar şimdi mühendis olmuşlardır.”
Sonrasında Gecenin Öteki Yüzü (dizi), Beyaz Bisiklet, Keşanlı Ali Destanı, Öncüler Çocuk Kulübü (dizi), Emel Sayın ile 23 Nisan klipleri ve Halit Kıvanç ile TRT Çocuk Şenliği gibi bir çok projede yer almış Alton.
“En güzel eğitim ve eğlence Gece’nin Öteki Yüzü’ndeydi. Kadro bir okul gibi, Firuzan, Gülsüm Karamustafaoğlu, Zuhal Olcay, Haluk Bilginer,
Müşfik Kenter ve çok erken giden rahmetli Okay Uysaler…”
SENARYOLAR İSTEDİĞİ GİBİ OLMAYINCA SETİ BIRAKTI
Ece Alton’un kameralardan uzaklaşma sebebi çocuklara uygun senaryoların gelmemesiymiş.
“Çocuk yıldızlı senaryolarda dayak, fuhuş, yalan, arabesk para yapıyor. Kan, şiddet, entrika izleniyor. Bugünden pek farklı değil gibi… Çocuk
yıldızlı, çocuk tabiatına uygun senaryolar ise finans sıkıntısı çekiyor, gerçekleşemiyor. Biz çocuk tabiatlı senaryoları istiyoruz ama onları
kimse istemiyor. Biz de arabesk istemiyoruz. Ona ‘hayır’, buna ‘hayır’ diyerek kamera ile birbirimizden uzaklaştık”
BUZ PATENİNDE MADALYALARI VAR
Sonrasında Ece Alton için spor macerası başlamış…
“Ne hikmetse kendimi buz patenine vurdum. O zamanlar bu sporu yapan en fazla 30 kişiden biriydim. İstanbul ve Türkiye’de madalya aldım. Yanına bir de bale geldi, sonrasında ata binmeye başladım…”
‘MÜHENDİS OLMADIM’
Bu yoğunluk arasında okula pek fazla vakit ayıramamış Ece Alton…
“Okula pek gidemedim.Dolayısı ile mühendis de olmadım. İstanbul Üniversitesi İtalyan Dili ve Edebiyatı okudum. Aynı bölümde yüksek lisans yaptım.
Okula gidip gelirken bir seyahat acentasında turizm ile tanıştım. Acenta, otel, konferans derken bütün harçlıklarım bu sayede çıktı. Yüksek
lisans bitip doktora başlayınca bir yandan da Turizm Otelcilik okudum. Bir süre daha İstanbul’da çalıştım”
‘BAVULU TOPLAYIP DÜŞTÜM YOLLARA…’
Ece Alton, ailesinin ‘Assos’taki evlerini satma kararı’ aldığını öğrenince bavulu toplayıp düşmüş yollara…
Şu sıralar oteli bahar hazırlığında olan Ece Alton, vaktinin çoğunu çapa yaparak, tuvalet temizleyerek, ütü ve çamaşırlarla boğuşarak hatta ve hatta pişi kızartarak geçiriyor.
Kendini turizme adayan Alton, şu sıralar sahibi olduğu 5 odalı otelin işletmeciliğini yapıyor.
O BİR İŞLETMECİ!
“Son 6 senedir Assos, Behramkale’deyim. Assos Alarga adını verdiğim otelde hem çalışıyor hem yaşıyorum. Otel dünyası da bir sahne. Hergün
seyirciniz değişiyor ve siz her gün ayrı bir senaryo ile günü bitiriyorsunuz. Misafirler olduğu sürece kamera hep kayıtta. Onları mutlu
edeceksiniz hedef bu. İster ağlayın, ister gülün seyirciyi etkileyeceksiniz. Uzun saatler, özel hayatsız bir yaşam vardır otellerde. Birileri
eğlenirken, bayram seyran yaparken siz onların mutluluğu için çalışırsınız.”